Haziran 1, 2025

“Kahramanı sevdirme çabası olmayan bir iş yaptık”

“Kahramanı sevdirme çabası olmayan bir iş yaptık”

“Kahramanı sevdirme çabası olmayan bir iş yaptık”

11 yıl önce rol aldığı Kiraz Mevsimi dizisinde yaptığımız bir çekimde tanıştık Özge Gürel’le… Bir daha da hiç ayrılmadık. Oyuncu ve gazeteci olmanın ötesine hızla geçip önce arkadaş olduk, sonra da kardeş gibi olduk… Kimin abla, kimin kardeş olduğu karıştı birbirine çoğu zaman… Bazen kızdık, küstük, bazen eğlendik, bazen de sadece susup durduk birbirimizin yanında… Bizim sektörde köklü arkadaşlık kurmak zordur, o nedenle de çok kıymetlidir yan yana olmaktan daha çok can cana durabilmek! Biz onu başardık…                                                                                                                                                                             İlhan Şen’i uzun zamandır sektörden takip ediyorum. Birkaç yıl önce o İzmir’de bir film çekerken tesadüf eseri tanışmış ve çok keyifli bir sohbet etmiştik. İşine aşkını dinlemiş ve içiyle kurduğu bağdan ilham almıştım. Zira dışarısı onun dünyasında yoktu, içindeydi tüm meselesi… Orayı güzelleştirince her şeyin çözüleceğini erken fark etmişti. Yıllar sonra ‘Siyah Bere’ için yan yana gelince aynı yerden devam ettik sohbetimize… Özge’ye yani partnerine olan zarafeti, centilmenliği, işiyle olan bağı ve herkesin görünmek için bedeller ödediği bu dünyada işi dışında görünmez olmayı başarmasını keyifle izledim.                   İlhan Şen ve Özge Gürel’le ‘Siyah Bere’ dizisini masaya yatırdık. Bazen kahkahalar havada uçuştu, bazen heyecanlar birbirine karıştı. İşine tutkuyla bağlı, birbirine saygılı ve birlikte eğlenmeyi başaran bu partnerlerden geriye bana da samimiyet kaldı. Kahveler alındıysa buyrun röportaja…

F8B2E6FF CEEF 4145 B985 EDBF17D276B1

TANKIN ŞAKASI YOK!

  • İlhan sen Erzincan’da ‘Cinlerin Düğünü’nü çekiyordun ama bir anda karşımıza “Siyah Bere’de oynuyor’ haberleri düştü. Açıkçası merak ediyorum, seni bir işi bitirirken hiç dinlenmeden diğer işe sürükleyen tetikleyici sebep ne oldu?

İlhan Şen: Tam da ‘Cinlerin Düğünü’ bitmek üzereyken ‘Siyah Bere’ geldi. Her şey hızlı oldu ama ne olursa olsun ben yine bu işi seçerdim.

  • Aksiyon olduğu için mi? Bir yandan da tanklarla oynuyorsun, tıpkı çocukluğunda olduğu gibi… Bu sana çocukluğuna dönme hissi mi verdi?

İlhan Şen: Benim çocukluğumda hiç öyle oyunlarım olmadı. Ben seti görene kadar tankın ne olduğunu da çok bilmiyordum. Bence hiçbirimiz bilmiyoruz. Hayalimizde bir tank var, nasıl bir şey olduğunu görüyoruz ama işin aslı çok farklıymış. Tankın içi hayal ettiğimiz gibi değilmiş.

Özge Gürel: (Gülüyor) Nasıl heyecanlı görüyorsun değil mi Oya?

İlhan Şen: Çok heyecanlı bir şey bu! Tankın içinde dört kişi olduğunu biliyor musunuz? Hayır. Sürücü, doldurucu, nişancı ve komutan… Ve bu kişiler çok küçük bölmelerde kalıyorlar. İçeride hem mühimmat var, hem de bazı koruma ve kamera sistemleri var. O nedenle tankın oturma ve kalma kısmı çok küçük hale geliyor. Hiç tanktan çıkmadan günler, aylar geçiren insanlar var. O yüzden çok zor ve disiplinli bir iş bu. Ben de film setinden gelip Milli Savunma Bakanlığı’nda eğitime girdim. Bizim tanka dokunmadan sadece sözlü hazırlanmamız üç gün sürdü. Çünkü tankın şakası yok. Tankta her şey doğru ve nizami olmalı. O yüzden biz de o disiplini benimsedik.

B6874F73 297B 422C 97E8 CF19423AE615

ÖZGE GÜREL: “İLHAN’LA HİÇ TANIŞAMADIK”

  • Açılış sahnesinde ikinizi bir terapi seansında gördük. Özge psikoloji üzerine çok konuştuğumuz bir alan ve seni de bir psikolog olarak izlemek hoşuma gitti.

Özge Gürel: (Gülüyor) Benim de! Bir de anlatmayıp anlattırmak değişik bir deneyimdi.

İlhan Şen: Ben başlarsam seni anlatmaya hiç susmayacağım.

  • Özge sen Azerbaycan’da film çekimlerindeydin ve bir anda ‘Siyah Bere’ye ‘Tamam’ dedin. Ben seni böyle bir aksiyonda hiç düşünmezdim.

Özge Gürel: Ben de düşünmezdim Oya. Çünkü bir oyuncunun en baştan sürece dahil olmasını seviyorum. Partnerimle önceden tanışmak isterim. Biz İlhan’la hiç tanışamadık.

İlhan Şen: Birbirimizi hiç görmedik bile.

Özge Gürel: Bütün işlerimde son dakika olur ama ben son dakika işinden çok hoşlanmam. (Gülüyor) Ben bir son dakikacıyım ama bunu kabul etmiyorum. Senaryo geldiğinde ben Bakü’ye uçuyordum. Uçaktan indiğimde bir cevap vermeliydim ve ‘Tamam’ dedim. Bakü’de tüm boş vakitlerimde senaryoya çalıştım. Azerbaycan’dan da direkt Gaziantep’e, sete uçtum.

DSC09157

İLHAN ŞEN: “AUDITION BİZİM SÜPER GÜCÜMÜZ”

  • Hiç şaşırmadım, tam senlik bir hareket! Özge dizide çok fazla telefon sahnen var. Neredeyse telefonla oynuyorsun denilebilir. Bu da bana yıllar önce Türkan Şoray’la yaptığım bir röportajı anımsattı. Yeşilçam’da ünlü olan aşık bakışların sırrını açıklamıştı. Karşısında kimse olmadığını, ışık tripoduna aşık aşık baktığını söylemişti… (Kahkahalar)

Özge Gürel: Çok tatlıymış.

  • Peki, sen kiminle konuştun Özge?

İlhan Şen: Özge izninle buna ben cevap vermek isterim.

Özge Gürel: Tabii ki!

İlhan Şen: Oya telefon sahnelerinde oynamak çok zordur. Çünkü karşı ses genelde rejide kim müsaitse ondan gelir. Ve diyaloglar oyuncuya okunarak gelir, bu asla bir oyun değildir. Sen oyun halindeyken karşısındakinin konuşma halinde olması kolay değil! Meslektaşlarım anlar, audition (deneme çekimi) o nedenle zordur. Çünkü karşında bir oyun arkadaşı yoktur ve sen ona göre oynamak zorundasındır ve seni seçmeleri için bir şey yapabildiğin durumdur heyecanlı olan şey… Özge dizide müthiş bir iş yapmış, üstüne basa basa söylüyorum müthiş bir iş yapmış.

Özge Gürel: Çok tatlı değil mi? Utanıyorum. (Kahkahalar) Ben bir audition insanıyım. Audition verirken kendimi çok özgür hissederim.

İlhan Şen: Ben de… Çünkü audition bizim süper gücümüz…

Özge Gürel: Tanıdığım hiçbir oyuncu sevmiyor. Ben her işe audition vermek isterim. Çünkü kendimin de neler yapabileceğini görmek isterim. Bu auditon meselesini artık normalleştirmeliyiz ve bu egoların devreye gireceği bir şey olmamalı. Çünkü karakter çalışırken olmuş gibi geliyor ama ete kemiğe büründüğünde ben de hoşlanmayabilirim, karakter de beni sevmeyebilir. Bunlar benim gözümde kişisel alınacak şeyler değil… Audition sevme sebeplerimden biri de çok özgür hissettiriyor. Zamandan, mekandan, insanlardan bağımsız olarak elimde sadece bir sahne var ve yoruma açık. Canım ne isterse yapabilirim. Fakat bu iş özelinde endişelerim vardı. İlhan’ın sahneleri çekilmişti ve ben izlememiştim. İlhan’ın oyununu bilmediğim için endişe ettim. Çünkü ona göre tonlamak lazımdı. Biraz tahmin yürüterek, biraz da doğallığıyla aktı. Yönetmenimiz Yağız Alp Akaydın’da bize çok yardımcı oldu. Bizi birbirimize yaklaştırdı. Ama genel olarak İlhan’ın oyun tarzını çok seviyorum. Bağırmadan oynuyor.

İLHAN ŞEN: “ÖZGE SETİN KIYMETLİSİYDİ”

  • Maalesef bir yapımcının bağırınca reyting yükseldiğini keşfetmesiyle hayatımıza giren bir durum bu!

Özge Gürel: İlhan’ın oyun tarzını anlayınca da daha gerçek olsun istedim.

İlhan Şen: Gerçek olmuş. Bir telefon konuşması bu kadar iyi oynanır. Çok doğru çalışmış ve Özge’ye çok teşekkür ettim Oya…

  • Özge bu kadar teşekkür eden bir partnere hiç denk gelmediğine ben bile yemin edebilirim… Çok zarif bir partnerin olmuş… (Kahkahalar)

Özge Gürel: Mis, mis… Ben de sürekli ona teşekkür etmek istiyorum. Müthiş bir partner İlhan ve çok gurur duyuyorum. İyiliğin ve iyi insanların övülmesi gerektiğine inanıyorum. Nezaket, centilmenlik her zaman iki tarafı da mutlu eden şeyler.

İlhan Şen: Bir de setin kıymetlisiydi Özge. O kadar erkeğin arasında ona sadece gereken kıymetini verdik.

Özge Gürel: Ben de tadını çıkardım. Ayrıca bu senin şahsi centilmenliğinden İlhan… Lütfen bunu hiç azaltmayalım.

D88565E1 2264 4379 A780 60BBF8AA2DCD

ÖZGE GÜREL: “EKİP BİR OYUNCUYU ÖVÜYORSA O OYUNCU İYİDİR”

  • Tanışmanızı merak ediyorum. Zaten sete sonradan dahil olan Özge, eğer o karavanda iyi enerji almasaydı bu ilişki doğmazdı.

İlhan Şen: Nasıl yani?

  • Özge’yi iyi tanırım, çok kapsayıcı ve yüksek bir enerjisi vardır. Yanındaki kişinin enerjisini de yukarı taşır. Ama karşı taraftan o pozitif enerjiyi alamazsa aşırı mesafelidir…

İlhan Şen: Bu Özge’yi hayal bile edemiyorum. Ben de Özge’nin o hali yok.

Özge Gürel: Benim için çoğu zaman soğuk derler zaman zaman…

İlhan Şen: Sana… İnanamam.

Özge Gürel: İşte o enerjiyi alamadığımda hemen duvara dönüşüyorum.

İlhan Şen: Karavandaydım ben Özge geldiğinde, “Merhaba” dedim ve sarıldım.

Özge Gürel: Ekip İlhan’dan o kadar güzel bahsediyordu ki, bu önemliydi. Saçım ve makyajım yapılırken “İlhan Bey şöyle tatlı, böyle tatlı” diye anlatmaya başladılar. Oyuncular birbirini över ama ekip gerçekten övüyorsa o oyuncu iyidir. Herkes övünce ben “Mecbur seveceğiz herhalde” dedim. Hiç alışma sürecimiz bile olmadı, tanıştık ve kaynaştık.

  • Özge tanıştığımız çekimi hatırlıyor musun? Benim için zor bir gündü, Serkan (Çayoğlu) konuşmuyordu ama seni susturamıyorduk. İyi ki susmadın da, sayende çok keyifli bir program çektik…

Özge Gürel: Neden susmadım? Çünkü orada da insanlığım devreye girmişti. Ben hep çok sakin partnerlerle çalıştım. İlhan da çok sakin ama İlhan konuşuyor. Ve doğal olarak röportajdan önce bana gelip hep “Özge sen halledersin, sen konuşursun. Sen beni idare edersin” dediler ve hep üzerime bir sorumluluk yüklendi. O nedenle hep röportajda garip, derin sessizlikler olmasın diye hep devreye girmek zorundaymışım gibi hissediyorum.

İlhan Şen: Benimle öyle olmadı ama biz hep paylaştık.

Özge Gürel: Evet, sen de konuşuyorsun ve biz iyi paslaştık.

DSC07996 Enhanced NR

ÖZGE GÜREL: “İLHAN’IN OYUNCULUĞUYLA SENARYO BİRLEŞTİ VE ORTAYA LEZİZ BİR ŞEY ÇIKTI”

  • Dizide Volkan karakteri bize travma sonrası stres bozukluğu hastalığını çok net gösteriyor aslında. Türkiye’de dizilerde ve filmlerde çok fazla işlenmesi gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. Çok yaygın, Türkiye halkı şu anda bir travma sonrası stres bozukluğu yaşıyor ama hiç konuşulmuyor. Türk Sineması’nda Yazı Tura filmi buna değinir.

Özge Gürel: Off ne kadar iyi bir filmdir.

İlhan Şen: Buradaki çatışma Oya şu; öfke kontrolü olan bir adamı oynamak başka bir şey ama öfke problemi olan bir askeri oynamak bambaşka bir şey! Çünkü bu defa karakterin elinde çok güçlü bir silah ve onunla beraber dört kişi var. Öfke kontrolünün yanlış bir yere gitmesi her şeyi mahveder. Ve Volkan bir süre boyunca kimseyi umursamıyor. Tek bir derdi var, o da intikam.

Özge Gürel: Ve bu seyirci de müthiş bir gerilim yaratıyor. Bir sapıtırsa ortalık yangın yerine döner.

  • Ben ablamla izledim diziyi. Volkan karakterinden rahatsız oldu. Hiç kimseyle empati kurmaması başta hoşuna gitmedi…

İlhan Şen: Senaristimiz Barış bunu bilerek öyle kurmuş. Yönetmenimiz Yağız da öyle yaptı. 6. bölümde bir flashback sahnesiyle Volkan’ın neden bu kadar empati yoksunu olduğunu görüyoruz. Daha sonrasında Nilgün ve Volkan arasındaki konuşmalardan Volkan’ın dönüşümünü görüyoruz. “Merhaba kahramanın hikayesi” haline geliyor iş.

Özge Gürel: Kahramanı sevdirme çabası olmadan iş ilerliyor. Benim hoşuma giden de bu oldu. Sevdirme çabası olmayan bir iş yaptık.

İlhan Şen: Aynen öyle!

Özge Gürel: İlhan’ın oyunculuğuyla senaryonun bu güzelliği birleşince ortaya çok leziz bir şey çıkıyor. En baştan karaktere “Yazık” diyerek girmek artık sıkıcı olmaya başladı. Tamam bütün karakterleri seviyoruz, her şeyini de en baştan öğrenmek zorunda değiliz.

EE81DFBE 216D 46B5 903E 86B5EC4079F9

ÖZGE GÜREL: “KARAKTERLERİ KUTSALLAŞTIRMAK BENİ BİR TIK SIKIYOR”

  • Aslında yeni dönemde hikaye anlatım biçimleri de farklılaştı. Öğrenilmiş bir gerçekliğimiz var ve hikaye böyle anlatılır, kahraman kahramandır diye gösteriyoruz. Artık bu işlemiyor. Çünkü bu devirde kahraman yok, hepimiz defoluyuz.

Özge Gürel: Evet ve karakterleri bu kadar kutsallaştırmak beni seyirci olarak bir tık sıkıyor. O yüzden o defoyu görmek benim çok hoşuma gidiyor.

İlhan Şen: İnsan çünkü… İnsan dediğin şey kusurlu oluyor.

Özge Gürel: Artık kusurlarımızla da empati kurabileceğimiz karakterler istiyoruz. Hep o her şeyin altından kalkan, her şeyi başaran karakterle günümüzde ben empati kuramıyorum. Çünkü ben öyle biri değilim.

İlhan Şen: Ferhat bile dağı delerken aşık herif. Al işte dünyanın en güzel kusuru ama adam dağı deliyor. Belki de yazılı tarihin en büyük kahramanlarından biri, adam dağı delmiş. Ama aşık, kusura bak! Ve kavuşamıyor.

Özge Gürel: Aşka kavuşup başarılı olamıyor. Hikayede de artık şunu görmek istiyoruz, bazen olmaz, olmamalı! Her şey mutlu sonla bitmez. Galiba güçlü adam, güçlü kadın alt metninde de benim gözümde bu yatıyor.

İlhan Şen: Bizim hikayemizde Saygın Soysal’ın oynadığı karakterin bu kadar güçlü ve insani bir taraftan anlatılması da önemli! Saygın’ın becerisi, yeteneği ve senaryonun o açılımı yapması müthiş. Aştığın dağ ne kadar büyükse o kadar kıymetli bir iş yapmış oluyorsun. Tepe aşmakla dağ aşmak arasında çok büyük fark var.

Özge Gürel: Karakter ne kadar sert düşerse çıkışı o kadar kıymetli hale geliyor.

E698456C DE09 4FDA 9717 A21A3B956622

İLHAN ŞEN: “SİYAH BERE’NİN BAŞROL OYUNCUSU TANK”

  • Adeta bir testosteron seti. Bu kadar çok erkekle çalışmak nasıldı?

İlhan Şen: Benim daha önce böyle bir setim olmadı ve biz her gün bir sete değil, bir birliğe gittik. Her taraf rütbe kaynıyor ve o saygı, o disiplin, insanlar, yaşanmışlıklarını dinleyip gördükten sonra “Evet burası bir set olabilir ama burası askeriyenin içinde bir birlik. Sen de ona dahilsin” diyorsun ve bu bilinçle hareket ediyorsun. Otele döndüğünde de öylesin.

  • Sen askerlik yapmış mıydın?

İlhan Şen: Ben bedelli yaptım ama burada her şey oldu. Çok teşekkür ediyorum onlara… Otelde restorana çıktığımda bile bir şey dediklerinde asker gibi “Sağol” diyorduk. Boncuk gibiydik. Kaçamıyorsun ve bence kaçmamalısın da!

Özge Gürel: Bu arada o sizin sorumluluk bilincinizle de ilgili… Saygı ve sorumluluk bilinciyle böyle oluyor. Böyle bir iş çekip o mahcubiyeti, sorumluluğu üstüne almamak olmaz. Sete girdiğim anda onu hissettim. Karakterleri müthiş giydi oyuncu arkadaşlarım ve çok saygı duydular. O kadar yoruluyorlardı ki, yüksek ihtimal hepsi 21.00’de uyuyordu.

İlhan Şen: Bize yarın “Hadi gidiyoruz” deseler, bu akşamdan gideriz.

Özge Gürel: Bu kadar sorumluluk sahibi oyuncuyla olmak da güzeldi. Sorumluluk sahibi biri için sorumsuz biriyle çalışmak eziyettir. Bu kadar sorumluluk sahibi insanın bir araya gelmesi konfor Karşında ezberi tam olan, işine saygı duyan, sete saatinde gelen bir oyuncu olduğunda zaten o set bir anda konforlu hale dönüyor ve eğlenceli bir sete dönüyor.

İlhan Şen: Oya bir de şöyle bir durum var. Gördüğün şeyle çektiğin şey başka bir şey… Biz ezbersiz, disiplinsiz davranamayız. Çünkü tankın bir yerden bir yere gitmesi yarım saat sürüyor.

  • Tank zaten dizinin yardımcı oyuncusu gibi…

İlhan Şen: Kibarlık yapma Oya, tank yardımcı oyuncu falan değil, bu işin başrol oyuncusu tank. Hocam bir tekrar daha alabilir miyim deme lüksümüz yok. O zaman 1,5-2 saat geçer. Kimse kimseye o saygısızlığı yapamaz.

FOTO3

İLHAN ŞEN: “GÖRÜNMEZ OLMAYI ÇOK SEVEN BİR ADAMIM”

  • Özge’yi de çok görmüyoruz ama sosyal medyayı kullanmayı şükür bildiği için ondan haberdar oluyoruz. Ama İlhan sen bir işte oynamıyorsan hiçbir yerde görmüyoruz. Herkesin elinde bir telefon varken ve vatandaş paparazziliği bu kadar yaygınken, herkes görünür olmak için şekilden şekle girerken sen kendini bütün bunların dışında nasıl tutabiliyorsun?

İlhan Şen: Özel bir çabam yok. Ben görünmez olmayı çok seven bir adamım. Defalarca denk gelip beni kimsenin görmemişliği var ki anlatamam. Çok nadir bir yerlerde karşılaştığımız zaman “Anlatacak bir şeyim yok” diyorum. Ana akımda çalıştığımız zaman ben her hafta kendimi bağıra bağıra ifade ediyorum. Onun dışında benim ekstra yapacak bir şeyim yok. Sosyal medyayı beceremedim ama öğreneceğim. Mesela 3 ay Gaziantep’teydim ama bir tane fotoğrafım yok.

Özge Gürel: İlhan’ı anlıyorum. Zaten her hafta ekrandasın, bir de magazin sayfalarında kendini göstermek izleyiciyi de sıkar, sen de kendinden sıkılırsın.

İlhan Şen: Ben o popüler yerlere de gitmiyorum. Gitsem otursam bile oraya gideceğimi düşünmüyor kimse… 

Özge Gürel: Benim Kapalıçarşı hikayem gibi… Biz Serkan’la Kapalıçarşı’ya, Eminönü’ne gitmeyi çok seviyoruz. Kalabalığın arasında kaynıyoruz. Bizi biri fark ettiğinde de “Yok ya ne işi var” diyerek yanımızdan geçip gidiyor. Ya da ara sokakta bir kebapçıda gyemek yiyoruz. 

  • Size Eminönü’nde efsane bir kebapçı önereceğim sonra…

Özge Gürel: Öner hemen…

İlhan Şen: Özge ve yemekleri başladı.

  • Özge o kadar yemez, yemek konuşmayı sever o. Bir de gündüz yemez, onun olayı gece yemektir..

Özge Gürel: Hayır yiyorum. Geçen gün Serkan “Benim kadar yiyorsun” dedi.

  • Bazen yiyorsundur, sen her zaman öyle yiyen biri değilsin…

Özge Gürel: Yiyeceksem de gece yiyorum. Pizzalar söyleniyor. Yaz geliyor, susalım. (Kahkahalar)

  • Yakın gelecekte bir ana akım işiniz var mı?

Özge Gürel: Okuduğum işler var ama henüz anlaştığım bir iş yok.

İlhan Şen: Ben de aynı durumdayım.

WhatsApp Image 2025 05 27 at 22.18.47

ÖZGE GÜREL: “ANAAKIMDA OLMAYI SEVİYORUM”

  • Dijital platformda başını sonunu bilip bir işte oynayan kişilerden hep bu konforu tattıktan sonra ana akımda oynamak istemediklerini duyuyorum. Siz de durum nasıl?

Özge Gürel: Dijital platform ve sinema filminde oynamak müthiş bir rahatlık, çalışmayı da çok isterim. Çünkü başı ve sonu belli. Planlamalarını yapıyorsun, bu büyük bir lüks. Ama ben ana akımda olmayı seviyorum. Çünkü benim annem dijital değil ve hala televizyon izliyorlar. Bir oyuncu olarak o kadar ulaşılabilir olma hissi bana iyi geliyor.

İlhan Şen: Özge’ye katılıyorum. Ayrıca Türkiye’de televizyon çok güçlü bir yer. İnsanların evine giriyorsun.

  • İlhan sen bir İran işinde oynadın. Biraz o işini de dinlemek isterim..

İlhan Şen: Ortak Türk yapımcımız, İranlı yönetmen ve senaristle çok güzel bir iş yaptık. Bence biz yetenek ve bilgi birikimi açısından hemen hemen aynıyız. Hatta ben Türkiye’deki duygu aktarımının daha kuvvetli olduğunu söyleyebilirim. Onlarda farklı bir gerçeklik var. Bir şeye rağmen bir şey yapıyorlar. Yaptıkları şeyin sorumluluğunu alıyorlar. O işte Erkan Petekkaya’yla beraberiz. Erkan Abi bir komİser, ben de yardımcısıyım. İran’da başlayıp Türkiye’ye sirayet eden bir iş. Oradan gelen oyuncularla bizim ortak noktamızda buluşuyoruz. Bir polisiye çektik. 

  • Bir de tiyatro var değil mi?

İlhan Şen: Fransız bir yazarın oyunu, Bir Veda Yemeği… Pınar Gülkapan, Fırat Çelik ve ben oynuyoruz. Ahmet Kazanbal yönetiyor. Orada da hiçbir şey beceremeyen bir adamı oynuyorum. Gelin izlemeye…

Özge Gürel: Biz Oya’yla geliriz. 

Kaynak: Dizidoktoru​Read More

Kaynak ALINTI: Read More

[psac_post_slider]