Mayıs 30, 2025

Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali ilk gününü geride bıraktı!

Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali ilk gününü geride bıraktı!

Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali ilk gününü geride bıraktı!

Uçan Süpürge Vakfı’nın düzenlediği 28. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali Kült Kavaklıdere Sineması ve Etimesgut Belediyesi 100. Yıl Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde gerçekleşen film gösterimleri, paneller ve söyleşiler ile dolu yoğun bir ilk günü geride bıraktı.

Film gösterimlerinin yanı sıra festivalin bu yılki teması olan “Benzersiz Kadınlar Benzersiz Hikayeler” çerçevesinde Etimesgut Belediyesi 100. Yıl Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde “Benzersiz Kadınlar Benzersiz Hikayelerini Anlatıyor” başlıklı panel gerçekleştirildi. Filmleri Cannes dahil birçok uluslararası festivalde büyük ödüller kazanan başarılı yapımcı Zeynep Atakan’ın moderatörlüğünde oyuncular Bennu Yıldırımlar, Burcu Kara, Lale Mansur ve Şenay Gürler; oyuncu-yönetmen Ece Dizdar; yönetmenler Biket İlhan, Eylem Kaftan ve Ümran Safter ile cast direktörü Harika Uygur, benzersiz hikayelerini izleyicilerle paylaştı.

Kadınların sinemadaki yaratıcı gücünü, emeğini ve direnişini görünür kılmayı hedefleyen 28. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, yoğun ve coşkulu bir ilk günle sinemaseverleri selamladı. Festivalin açılış gününde, Ankara’nın simge sinemalarından Kült Kavaklıdere Sineması ile Etimesgut Belediyesi 100. Yıl Cumhuriyet Kültür Merkezi, film gösterimlerine, panellere ve söyleşilere ev sahipliği yaptı. Türkiye ve dünyadan önemli kadın sinemacıların imzasını taşıyan, uluslararası festivallerde ödüller kazanmış filmlerden oluşan zengin programı ile dikkat çeken festival, bu yıl “Benzersiz Kadınlar, Benzersiz Hikayeler” temasıyla yola çıktı. Sinema sanatının gücüyle kadınların yaşam mücadelelerini, ilham veren öykülerini ve seslerini görünür kılan festival, daha ilk günden katılımcılara hem sanatsal hem de düşünsel açıdan doyurucu bir deneyim sundu. Açılış gününde gerçekleştirilen “Benzersiz Kadınlar Benzersiz Hikayelerini Anlatıyor” başlıklı panel ise, kadınların hikâyelerini kendi sözleriyle aktardıkları samimi ve etkileyici bir buluşma alanı yarattı.

Benzersiz Kadınlar Benzersiz Hikayelerini Anlatıyor

Festivalin Etimesgut programı, Etimesgut Belediyesi’nin desteğiyle bu yıl ilk kez gerçekleşti. Açılış, 28 Mayıs saat 19.30’da Etimesgut Belediyesi 100. Yıl Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde “Benzersiz Kadınlar Benzersiz Hikâyelerini Anlatıyor” başlıklı panel ile yapıldı.

Etkinlik, Etimesgut Belediye Başkanı Erdal Beşikçioğlu ve Uçan Süpürge Vakfı Başkanı Halime Güner’in konuşmalarıyla başladı. Beşikçioğlu, kadın sinemasının önemini vurgularken, kadın emeğine sahip çıktığı için Uçan Süpürge Vakfı’na teşekkür etti. Güner ise Etimesgut Belediyesi’ne destekleri için teşekkür ederek, kadın yönetmenlerin filmlerinin görünürlüğünü artırmak adına bu iş birliğinin önemini vurguladı.

Açılışın ardından, festivalin tanıtım filmi ile Prof. Dr. Melek Göregenli’nin yazdığı festival metninin Tilbe Saran tarafından seslendirildiği klip gösterildi. Ardından, ünlü oyuncu Ece Dizdar’ın yönettiği ve ödüller kazanmış kısa film Mükemmel’in gösterimi yapıldı.

Panelin moderatörlüğünü, yapımcılığını uluslararası festivallerde ödül kazanmış filmlerden tanıdığımız Zeynep Atakan üstlendi. Oyuncular Bennu Yıldırımlar, Burcu Kara, Lale Mansur, Şenay Gürler, oyuncu-yönetmen Ece Dizdar, yönetmenler Biket İlhan, Eylem Kaftan, Ümran Safter ve cast direktörü Harika Uygur, benzersiz hikâyelerini izleyicilerle paylaştı.

Panelde kadınların sektördeki zorlukları, kişisel mücadeleleri ve ilham verici yolculukları konuşuldu. Şenay Gürler, toplumun ikiyüzlü ahlak anlayışının kadınların önüne çıkardığı engelleri vurgularken, yaşadığı zorlukların kendisini nasıl şekillendirdiğini anlattı. Ümran Safter, gazetecilikten belgeselciliğe uzanan yolculuğunu ve “Sessizlerin Sesi” mottosuyla kadın ve azınlıkların hikâyelerine nasıl odaklandığını paylaştı.

Ece Dizdar, Ankara’dan başlayan kariyerine dair anekdotlar aktarırken, “Mükemmel” filminin ortaya çıkış sürecinden bahsetti. Setlerde çocuk oyuncuların çalışma saatleriyle ilgili yasal düzenlemelere değinen Dizdar, bebek oyuncuların yarım saatten fazla sette bulunamayacığını ancak annesiyle birlikte oynayan bebekler için istisnalar olduğunu dile getrdi. Yönetmen Dizdar, Mükemmel filmindeki annenin gerçek bebeğiyle oynamasının filmin gerçekleşmesinde etkili olduğu detayını paylaştı. Lale Mansur, bale kariyerinden oyunculuğa geçiş sürecini ve Atıf Yılmaz’la tanışma hikâyesini anlattı.

Zeynep Atakan, Türkiye’de sanat üretmenin zorluklarını gündeme getirerek, Burcu Kara’ya hayallerinin peşinden nasıl gittiğini sordu. Kara, ekonomi eğitiminin ardından İstanbul’a gelip oyunculuğa yönelişini anlattı. Biket İlhan, “makul hayallerin” gücünden bahsederken, her yaşta her şeyin başarılabileceğini kendi yaşamından örneklerle aktardı. Bennu Yıldırımlar tiyatronun hayatındaki önemine değinirken, Eylem Kaftan aile içi şiddetle mücadele eden kadınların hikâyelerini filme nasıl taşıdığını paylaştı.

Panelin sonunda, Atakan’ın “Kadınlar kendi hikâyelerini benzersiz kılmak için ne yapmalı?” sorusu üzerine konuşmacılar, öğrenme isteğini kaybetmemenin, hayal kurmanın ve motivasyonu korumanın önemini vurguladı. Panel, Erdal Beşikçioğlu’nun konuşmacılara teşekkür plaketlerini takdim etmesiyle sona erdi.

Festival gösterimleri bugün Kült Kavaklıdere Sineması’nda başladı

28. Uçan Süpürge Kadın Filmleri’nin gündemin nabzını tutar ve kadınların mücadelesinden örnekler sunarken, sinema sanatının da hakkını veren, birbirinden önemli sinemacıların imzalarını taşıyan, ödüllü filmlerden ve keşiflerden oluşan programı bugün başladı. Kavaklıdere Kült salonlarında saat 14.00’te başlayan programda “On Saniye” filminin gösteriminin ardından yönetmeni Ceylan Özgün Özçelik ile bir söyleşi yapıldı.Festival ekibinden Arjen Deniz Türkmen’nin moderasyonunda gerçekleşen söyleşide Yönetmen Ceylan Özgün Özçelik, filmin psikolojik gerilim atmosferini ve karakterlerin gri doğasını anlattı. Filmde tüm ekip liderlerinin kadınlardan oluştuğunu belirterek, kadın dayanışmasına vurgu yaptı. Yönetmen, filmdeki karakterlerin hiçbirini “kurban” olarak tanımlamadığını, karakterlerin hepsi şiddet görmüş bireyler olsa da bu geçmişlerin onları kurbanlaştırmaktan çok hayatta kalmaya zorladığını dile getirdi. Özçelik, ayrıca filmin sadece anlatı değil, yapım süreci açısından da güçlü bir kadın dayanışmasına dayandığını vurguladı: “Bu filmi sadece 7 günde çektik. Tüm departman başkanlarımız kadın. Zeynep Seçil görüntü yönetmeni, Şöhret Tandoğdu kurgu, Ekin Fil müzik, Sıla sanat yönetimi. Hepsine sonsuz teşekkür ederim.”
 

Yoğun ilgiyle katılım sağlananlardan biri de Kısa Seçkisi’ kapsamında gerçekleşen ‘Dilan Hakkında Konuşmalıyız’, ‘Kabuk’, ‘Mükemmel’, ‘İstanbul Sözleşmesi Yaşatır’ ve ‘Sınırdaki Yıldız’ adlı kısa filmlerin gösterimleri oldu. Gösterim ardından Ece Dizdar, Esra Yıldız, Sema Güler ve Berivan Saruhan ile bir söyleşi yapıldı. 16.30 seansında Naima filmi ve yönetmenliğini ve senaristliğini Ceylan Özgün Özçelik’in yaptığı bir diğer film “Hiçbir Şey Normal Değil” Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nde seyirciyle buluştu. Gösterim sonrası Festival Koordinatörü Dalım İlteriş Mayadağlı’nın moderasyonunda gerçekleşen söyleşide, filmin tamamını Iphone 13 ile çektiklerini belirten yönetmen Ceylan Özgün Özçelik, çekimleri on bir gün süren filmin montajını birkaç senede bitirdiklerini belirtti. Film gösteriminin ardından yönetmen Özçelik’e filmiyle ilgili sorular soruldu. Filmde “ekoloji dostu” otelin yıllar geçtikçe nasıl bir distopyaya dönüştüğü anlatılıyor. Mekanın büyüleyiciliğinden söz eden yönetmen, bu büyünün içinde kendini kaybettiğinden bahsediyor. Doğanın içinde bulunan otel, canlılığının yanında devasa boyuttaki hayvan heykelleriyle cansızlar dünyasını gözler önüne sürüyor.

Akşam seanslarında ise Çalınan Gezegenim (My Stolen Planet) ve Telefon Çaldığında (When the Phone Rang) filmleri izleyiciyle buluştu. Günün son seansında ise Görünmeyen Şeylerin Doğası ( The Nature of Invisible Things) ve Tavşan Tepesi (Sandbag Dam) filmleri gösterildi.

Festival gösterimlerinin ikinci günü de heyecanla devam ediyor

28. Uçan Süpürge Kadın Filmleri’nin gündemin nabzını tutar ve kadınların mücadelesinden örnekler sunarken, sinema sanatının da hakkını veren, birbirinden önemli sinemacıların imzalarını taşıyan, ödüllü filmlerden ve keşiflerden oluşan programı bugün başlıyor. Kavaklıdere Kült salonlarında saat 14.00’da On Saniye filmi gösterimi ardından film yönetmeni Ceylan Özgün Özçelik ile söyleşi gerçekleştirilecek. Aynı saatte diğer salonda gerçekleşecek olan ‘Kısa Seçkisi’ kapsamında ise ‘Dilan Hakkında Konuşmalıyız’, ‘Kabuk’, ‘Mükemmel’, ‘İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” ve ‘Sınırdaki Yıldız’ adlı kısa filmlerin gösterimlerinin ardından Ece Dizdar, Esra Yıldız, Sema Güler ve Berivan Saruhan ile bir söyleşi yapılacak. 16.30 seansında Çalınan Gezegenim (My Stolen Planet) ve Hiçbir Şey Normal Değil filmlerinin gösterimi olacak. Hiçbir Şey Normal Değil film gösteriminin ardından yönetmen Ceylan Özgün Özçelik ile söyleşi gerçekleşecek. 19.00’da Ağlama, Kelebek (Don’t Cry Butterfly) ve Görünmeyen Şeylerin Doğası ( The Nature of Invisible Things) filmleri izleyiciyle buluşacak. Günün son seansı olan 21.30’da ise Su Yüzü filmi izleyiciyle buluşmasının ardından filmin yönetmeni Zeynep Köprülü ile söyleşi gerçekleşecek. Aynı saatte Biz Radyoyu Çok Sevdik film ekibinin katılımıyla söyleşi gerçekleşecek.

On Saniye / Ceylan Özgün Özçelik

On Saniye, bir öğretmenle bir velinin boş bir sınıftaki düellosu. Çocuğu ülkenin en prestijli özel okullarından birinden atılan zengin, güçlü ve güzel anne, rehberlik öğretmeniyle yüzleşiyor. Fikir teatisinden tartışmaya, tartışmadan kavgaya dönüşen bu yüzleşmede gerilim giderek tırmanıyor. Senaryo sosyal sınıfların güncel durumuna, servet dağılımı ve eğitimdeki eşitsizliğe, plütokrasi tehdidine gönderme yapıyor. Tek mekânda geçen film, gücünü diyaloglarından ve oyunculuklardan alıyor.

Dilan Hakkında Konuşmalıyız / Umut Şilan Oğurlu

Yakında 30 yaşına girecek olan, annesiyle birlikte yaşayan ve amcasının emlak ofisinde çalışan Dilan, potansiyelini gerçekleştiremediğini düşünmektedir. Sorunu ortaya çıkarmaya çalışan bir belgesel ekibi onu takip etmeye başlar.

Kabuk / Sema Güler

Leyla (28), erkek şiddetine maruz kalmış ve kendisini bir süredir evine kapatmış genç bir ressamdır. Yüzündeki yaralar iyileşmeye yüz tutmuştur ancak Leyla, yaşadığı travmanın etkilerinden kurtulamamış, kendini hayattan soyutlamıştır. Mutlu olduğu zamanları kendisine hatırlatan ve bu yüzden artık görmeye tahammül edemediği otoportresini çöpe atması, beklenmedik bir dizi olayın gelişmesine neden olur. Leyla, gerçeğiyle yüzleşmek ve bir seçim yapmak durumunda kalır.

Mükemmel / Ece Dizdar

Doğum yaptıktan iki gün sonra lohusa Azra, oğlunu derhal sünnet ettirmesi yönünde eşi, kayınvalidesi, doktorlar ve gözle görülmese de çoğunluğu Müslüman olan toplum tarafından baskı altında hisseder. Doğum hormonlarının da yadsınamaz etkisiyle, köşeye sıkıştıkça kendini, bebeğini korumak için içgüdüsel tepkiler verirken bulur. 

Sınırdaki Yıldız (Star On The Border) / Bêrîvan Saruhan

Mardin’in sınıra sıfır noktasındaki “Dirbesiyê” adlı yerleşim yeri askeri-politik gelişmelerin etkisiyle değişip dönüşmek zorunda kaldı. Bu değişimlerin en ironik örneklerinden biri de 1993 yılında evlerin pencere korkuluklarında bulunan yıldız simgesinin siyasi bir sembol olduğu gerekçesiyle sakıncalı bulunması ve pencerelerden sökülmesi için köye askeri kuvvetler tarafından baskınlar yapılmasıydı.

Çalınan Gezegenim (My Stolen Planet) / Farahnaz Sharifi

Çalınan Gezegenim, yönetmen Ferahnaz Şerifi’nin İran İslam Devrimi’nden sonra ülkedeki kadınların hayatının nasıl değiştiğini anlattığı, duygu yüklü bir belgesel. Bir yanıyla kişisel bir günce, bir yanıyla resmi ideolojiye alternatif bir sivil arşiv. İran’daki kamusal hayatı okula başlayana dek ev içinde sürdüğü hayatla kıyaslayınca başka bir gezegen olarak tanımlayacak kadar farklı bulan Şerifi, yetişkin bir yönetmen olarak bize derlediği arşiv kayıtlarıyla kendi gezegeninin neye benzediğini hatırlatıyor. Çalınan Gezegenim, Şerifi’nin doğduğu yıl yapılan İslam devriminin getirdiği hicap zorunluluğuna karşı çıkan kadınların miting görüntüleriyle başlıyor, 2022’de Mehsa Jina Emini’nin katledilmesiyle zirveye çıkan aynı amaçlı protestolarla sona eriyor. Çeşitli aile kutlamalarının 8mm görüntülerini, bir zamanlar polis baskını korkusu olmadan herkesin dilediği gibi giyindiği, yiyip içtiği, müzik çalıp dans ettiği seküler bir ülkenin unutturulmaya çalışılan imgelerini günümüzün baskılarıyla karşılaştırıyor.

Görünmeyen Şeylerin Doğası (The Nature of Invisible Things) / Rafaela Camelo Kadınların dostluğu ve dayanışması, anne-kız ilişkileri, kadınları saran aura ve güç, doğum ve ölüm döngüsü bu dokunaklı Brezilya yapımının özünü oluşturuyor. Rafaela Camelo, Berlin Film Festivali Generation Kplus bölümünde yarışan ilk uzun metrajlı filminde iki kız çocuğuyla onların annelerine odaklanıyor. Ona bakacak başka kimsesi olmadığı için tatilini hemşire annesi Antonia’nın çalıştığı hastanede geçiren Gloria ile bir tür mistik şifacı olan ve Alzheimer tedavisi gören büyükannesi Bisa’yı ziyarete gelen Sofia arkadaş oluyor. Sofia’nın annesi Simone, Bisa’yı şehir dışındaki evine götürmek zorunda kaldığında Antonia ona hasta bakımı için destek veriyor. 

Biz Radyoyu Çok Sevdik / Nazan Haydari, Özden Cankaya, Cem Hakverdi

Radyo yayıncılığını bir mücadele alanı olarak tanımlayarak hikâyesini 1970’lerde radyo yayıncılığı yapan kadınların anlatıları üzerinden inşa eden Biz Radyoyu Çok Sevdik belgeselinin çıkış noktası “Türkiye Tarihinde Kadın Radyocular” başlıklı sözlü tarih projesi. 1970’li yıllarda açılan bir sınavla TRT Radyo’da çalışmaya başlayan kadınların o döneme dair tanıklıklarına odaklanan belgesel, kadın radyo çalışanlarının deneyimlerini aktarmanın yanında dönemin toplumsal ve siyasi ortamına da ışık tutuyor.

Ağlama, Kelebek (Don’t Cry Butterfly) / Duong Diêu Linh

Hanoi’de geçen Ağlama Kelebek, esasen bütün geleneksel toplumlarda kadınların ailevi sorunlarına batıl inançlarla çözüm araması hakkında bir film. Evin tüm yükünü çektiği yetmiyormuş gibi bir de kocası tarafından aldatılan Tam, Instagram’de gördüğü bir reklam yüzünden beyazlar giymiş bir ‘cinci hoca’dan medet umuyor. Tam hayatını yeniden rayına sokmaya çalışırken, toplumsal normlara isyan eden kızı Ha kurtuluşu yurtdışında okumaya gitmekte arıyor. Ağlama Kelebek, toplumsal eleştiri, kara mizah ve korku filmlerinde görmeye aşina olduğumuz fantastik öğeleri ustalıkla harmanlıyor. Vietnamlı yönetmen Duong Diêu Linh ilk filmindeki yenilikçi tutumu ve sağlam mizanseniyle Venedik Film Festivali Eleştirmenlerin Haftası bölümünde Büyük Ödülü kazandı.

Su Yüzü / Zeynep Köprülü

Zeynep Köprülü ilk uzun metrajlı filminde geçmişi kabullenip ileriye bakmakta zorlanan, bir türlü büyüyemeyen bir karakteri tasvir ediyor. Fransa’da bohem bir hayat süren, fotoğrafçılık yapan Deniz, dışarıdan göründüğünün aksine yetersizlik duygusuyla baş etmeye çalışıyor. Annesinin düğünü için doğduğu kasabaya döndüğünde geçmişinde yaşadığı travmalarla yüzleşmek zorunda kalıyor. İnişli çıkışlı bir yapıya sahip olan anne-kız ilişkisinin yaralayıcı ve iyileştirici yönlerini ele alan filmde, su altında kalma ve su yüzüne çıkamama, adı Deniz olan karakterin ruh durumunu temsil eden bir metafor olarak kullanılıyor. Nazan Kesal ile Cemre Ebüziyya’nın sorunlu bir anne kızı canlandırdığı film, Creteil Kadın Filmleri Festivali’nden İzleyici Ödülü ile döndü.

Kaynak: Dizidoktoru​Read More

Kaynak ALINTI: Read More

[psac_post_slider]